Tüm Yerli Sen: “Kamu çalışanlarına aylık 8 bin 250 lira kira sağlanmalı, büyükşehir illerinde bu orana yüzde 25 ek…
Birleşik Kamu-İş’e bağlı Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası (Tüm Yerel Sen), insanca bir yaşam için ücretsiz toplu sözleşme talebiyle Ankara Ulus’ta eylem yaptı. Açıklamada, “Kamu çalışanlarına aylık 8 bin 250 lira kira yardımı yapılmalı, büyükşehir statüsündeki illerde bu orana ek yüzde 25 ödenmelidir. Memur ve diğer ücretlilerin en büyük sorunlarından biri de kira yardımı. Ağır vergi yükü Ücretlilerin gelir vergisi yüzde 15 olarak sabitlenmeli Yerel yönetimlerde toplu sözleşmeler kanunla zorunlu hale getirilmeli, belediye başkanının insafına bırakılmamalı. Mahalli idarelerde toplu sözleşmeleri kısıtlayıcı unsurlar kanundan çıkarılmalıdır” denildi.
Birleşik Kamu-İş’e bağlı Tüm Mahalli Sen, bugün Ulus Atatürk Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamayı All Local You Ankara Şube Başkanı Hüseyin Yılmaz okudu. Yılmaz dedi ki:
“GERÇEK ENFLASYONUN YANINA BİLE YAKLAŞMAYAN VE EMEĞİN DEĞERİNİ AZALTAN YÜZDE 6-8 ARTIRMALARLA İMZALANAN TOPLU SÖZLEŞMELER, SON İKİ YILDA OLDUĞU GİBİ KAMU ÇALIŞANLARINI GÜÇ KANUNUNA YÖNELTİYOR”
“7’nci Tur Toplu Sözleşme müzakereleri 1 Ağustos 2023’te başladı. Önceki yıllarda imzalanan altı sözleşme, kamu çalışanlarının yıllardır yaşadığı temel sorunların hiçbirine kalıcı çözüm getiremedi. Olumlu bir sonuç çıkacağını düşünmüyoruz. Sonuç alınamadığını daha önceki sözleşme dönemlerinde çok net gördük. vergi yükü, insan onuruna yakışmayan haksız fiyat sistemi, haksız ek gösterge sistemi, özelleştirme tehdidi, yaşam pahalılığı, olumsuz çalışma koşulları, uluslararası kurallara uymayan toplu sözleşme sistemi vb. Gerçek enflasyona bile yaklaşmayan ve işçilik maliyetini kademeli olarak azaltan yüzde -8’lik zamlar, son iki yıldır olduğu gibi kamu çalışanlarını da hükümetin insafına bıraktı. İktidar, ek gösterge yetersiz toplu sözleşme zamlarındaki artış ve yaşlı emeklilerle ilgili düzenlemelerde olduğu gibi, işçileri doğrudan ilgilendiren düzenlemelerde sendikaların talep, görüş ve önerilerini dikkate bile almadı. . Hükümet, sendika yanlısı olduğu için Türk sendikal hareketini görmezden geliyor.
“TÜİK ENFLASYONU GİZLERKEN UNVANLIĞA GÜLDÜĞÜ İÇİN DEVLET TOPLU SÖZLEŞME İLE BELİRLENEN ENFLASYON FARKI ÜZERİNE BELİRLENEN SÖZLEŞME YERİNE DAHA YÜKSEK ZAM YAPMAK ZORUNDADIR”
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Kamu-Ar’a göre, dört kişilik bir aile için açlığın 12 bin 720 lira, yoksulluk sınırının 33 bin 984 lira olarak hesaplandığı bir dönemde, Temmuz zammı öncesi en düşük memur maaşı 10 bin 442 bin lira. Ortalama memur maaşı 12 bin 199 lira civarındaydı. 8 bin 77 liralık artışla (aile ve çocuk yardımları hariç 22 bin lira olarak açıklandı) 20 bin 352 lira ile 22 bin 417 lira ile en düşük seviyeye yükselen memurların ortalama maaşı, 2019 yılının en düşük seviyesine bile yaklaşamıyor. yoksulluğun sonu. Fiyatların milli gelir içindeki payı yıllar geçtikçe giderek azalmakta, sermayenin payı ise artmaktadır. Bu tutarların insan onuruna yaraşır bir düzeye çıkarılması kaçınılmaz olmakla birlikte, TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyona göre hesaplanan farklarla bu durum telafi edilemez. Hükümet zam teklifini, yıllardır uyguladığı ancak bir türlü gerçekleştiremediği değişken enflasyon tahmin ve hedefini gerekçe göstererek oluşturuyor. Ancak yıllardır ne hükümetin enflasyon tahmini ne de Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi etkili olmadı. TÜİK’in son aylarda yüzde 38-39 olarak hesapladığı yıllık enflasyon aslında üç haneli oranlarda seyrediyor. Hükümetin toplu sözleşme ile belirlenen ve enflasyon farkına göre belirlenen sözleşme yerine Ocak 2022, Ocak 2023 ve Temmuz 2023’te daha yüksek oranda zam yapmak zorunda kalması, TÜİK’in enflasyonu gizlerken noktayı kaçırmasından kaynaklanmaktadır. .
Türkiye, Temmuz 2023’te yeni bir enflasyon tsunamisine yakalandı. 14 Mayıs seçimlerini takip eden iki ayda dolar kuru yüzde 33,6, euro kuru yüzde 37,4 yükseldi. Önümüzdeki aylarda da bu artışların devam etmesi kaçınılmaz. Döviz kurundaki bu artışlar, hükümetin KDV, ÖTV gibi vergilerdeki artışları ile birleşince, çalışanlara çok yüksek enflasyon olarak yansıyacaktır. Seçim kaybetme korkusuyla hükümetin uyguladığı ‘irrasyonel’ ekonomi politikalarının dışına çıkamamanın faturasını, başta kamu çalışanları olmak üzere, bütçesi uygun ve sabit gelirliler ödüyor. Gelir dağılımındaki eşitsizlik her geçen gün artmakta, özellikle ücretliler daha az gelirle yetinmektedir. Ücretliler, sabit gelirliler ve toplumun diğer düşük gelirli grupları 2024’te daha da acımasız bir ekonomik baskıyla karşı karşıya kalacak. 2024 yerel seçimlerinden sonra hükümet, IMF reçeteleri gibi bir dizi sert ekonomik önlemi yürürlüğe koymak zorunda kalacak. İster IMF ile anlaşmalı olsun ister anlaşmalı olsun, klasik IMF reçetelerinde olduğu gibi öncelikle fiyatları bastırmaya ve aslında daha çok eritmeye odaklanacaktır. Dolayısıyla 2024-2025 toplu sözleşme görüşmelerinde 2024 yılına ilişkin bu olumsuz beklentilerin masaya yatırılması ve taleplerin buna göre yapılması zaruridir.
“KAMU ÇALIŞANLARINA AYLIK 8 BİN 250 TL KİRA SAĞLANMALI, BÜYÜKŞEHİR STATÜSÜNDE OLAN İLLERDE BU ORAN YÜZDE 25 FAZLA EK OLARAK ÖDENMELİ”
Tüm Lokal Sen olarak kamu çalışanlarının grev hakkının tanınmasını istiyoruz. Sendikal hareketin önündeki tüm sorunların ortadan kalkmasını ve sendikal rekabetin önündeki engellerin kaldırılmasını bekliyoruz. Kamu çalışanlarından TÜİK’in enflasyon hesaplarına güvenmeleri beklenmemelidir. TÜİK enflasyonu hesaplarken çok cimri davrandığından, fiyatların tespitinde TÜFE yerine cari fiyatlardaki enflasyon ve büyüme oranının bileşkesi olan milli gelirdeki artış oranının dikkate alınması gerektiğini savunuyoruz. Çok şey istemiyoruz. 2002’de aldığı milli gelirden en düşük memurlar pay alsın diye fiyat artışı talep ediyoruz. Kamu çalışanlarının maaşları 2024 Ocak’ta fiyat artışlarına esas olacak şekilde yüzde 115 oranında artırılsın. 2024-2025’te yapılacak. 2024 ve 2025 yıllarında yapılacak artış oranları bu rakam üzerinden hesaplanmalıdır.
Yüzde 115 artırılarak belirlenen bu miktara 2024 ve 2025 yıllarında Ocak, Nisan, Temmuz ve Eylül aylarında yüzde 15 oranında zam yapılması gerekiyor. aylık olarak ödenmeleri gerekir.
Kamu çalışanlarına aylık 8 bin 250 lira kira yardımı yapılmalı, büyükşehir statüsündeki illerde bu orana yüzde 25 ek ödeme yapılmalı.
Memurların ve diğer ücretlilerin en büyük sorunlarından biri de ağır vergi yükü. Ücretlilerden alınan gelir vergisi yüzde 15 olarak sabitlenmeli.
Yerel yönetimlerde toplu sözleşmeler madde ile zorunlu hale getirilmeli ve belediye başkanının insafına bırakılmamalıdır. Mahalli idarelerde toplu sözleşme yapılmasını kısıtlayan maddeler maddelerden çıkarılmalıdır.
Terfi ve unvan değişikliği sınavları, mahalli idarelerde çalışanın liyakat ve mesleki unsurları çerçevesinde hizmet şartı ve o belediyenin norm kadro durumları ve gereklilikleri esas alınarak değerlendirilerek her yıl zorunlu hale getirilerek mülakatlar kaldırılmalıdır. işçi planlaması hakkında
“İŞYERİNDE TACİZ, ŞİDDET VE MOBING’E AĞIR CEZA”
İşyerinde kadın çalışanlara yönelik taciz, şiddet ve mobbinge karşı ağır cezalar getirilmelidir.
Mahalli idarelerdeki tüm çalışanlara yılda iki ikramiye ödenmelidir.
İtfaiye, polis ve güvenlik görevlilerinin sabit fazla mesai ücretleri mutlaka taban maaş düzeyine yükseltilmelidir. Sabit fazla mesai ücretine gelir vergisi ve damga vergisi muafiyeti dahil edilmelidir. Sabit fazla mesai ücretinden emeklilik fonu kesintisi işveren tarafından ödenmeli ve emekli maaşına yansıtılmalıdır.
Yıllık izin, mazeret izni ve sendika izni gelişigüzel kesilmemelidir. Yıllık izin hakkının hesabında cumartesi ve pazar günleri dikkate alınmamalı, izin süresi iş günü olarak esas alınmalıdır.
Anaokulu doğru. Yerel yönetimler, çalışanların çocuklarının ücretsiz yararlanabilmesi için anaokulu açmalıdır.
İtfaiyeciler için ‘Afet ve Acil Durum Hizmetleri Sınıfı’ ile mesleki statü, Polis çalışanları için yerel kolluk statüsü ile ‘Polis Hizmet Sınıfı’ oluşturulmalıdır.
İtfaiyecilerin fiili hizmet süreleri, görevin tamamında harcanan süre kabul edilerek yıllık 90 güne çıkarılmalıdır. Fiili hizmet artışından polis ve güvenlik görevlileri de yararlanmalıdır.
Memurlar, şefler, teknisyenler, bilgi hazırlama denetim operatörleri ve diğer tüm birinci derece kamu görevlileri 3600 ek göstergeden faydalanmalıdır.
Kamu savunuculuğu ‘Kariyer Meslek Sınıfı’ olarak düşünülmelidir. 4800 Ek Gösterge, Yetki Tazminatı, Silah Teminatına Uygunluk Tazminatı ile mali ve ekonomik haklar verilmelidir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yaparken boş kadro ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı mahalli idarelere geçen kamu çalışanlarının hakları korunmalı, hakları tanınmalı ve kurum genelinde uygulama birliği sağlanmalıdır. ülke.
Mahalli idarelerde işe alınan sözleşmeli işçinin 5 yıllık kurum içi nakil yasağı kaldırılmalıdır.
Kamuda çalışan tüm mühendislere ‘Teknik Sorumluluk Ödemesi’ adı altında ek ödeme yapılmalıdır. Bu haktan “Peyzaj Mimarı ve İç Mimar Ekip Unvanları” da yer alıp zam ve tazminat ödenmesi gerekir.
Eşi vefat eden kamu çalışanı, ailenin bütünlüğünü ve devamlılığını kabul ederek aile yardımı almaya devam etmelidir.
KÖYDES veya benzeri şekillerde arazi ve arazide dış görev yapan İl Özel İdaresi çalışanlarına ek tazminat ödenmelidir.
Emekli ikramiyesi hesaplaması günümüz kurallarına göre güncellenmeli ve son zam olan 8 bin 77 TL de dahil olmak üzere çalışanlara yapılan her türlü ek ödemenin emekli maaşı kesintisine dahil edilmesi sağlanmalıdır. Yerel yönetimlerde hukuk hizmetlerinde çalışan çalışanların da avukatlar gibi avukatlık ücretinden yararlanmaları sağlanmalıdır.
İhale Komisyonu, Teftiş Kurulu ve Kabul Kurulu üyelerinin tazminat oranı artırılmalıdır.
Yerel yönetimlerde çalışan sağlık çalışanlarının tazminat oranları artırılmalıdır.
Olası doğal afetlerde çalışanlara afet yardımı yapılmalıdır.
Yerel yönetimlerde 2800 ek gösterge ile çalışan arkeologlar ‘Teknik Hizmetler Sınıfına’ dahil edilmeli ve ek göstergeleri 4200’e çıkarılmalıdır.
“ÖZÜRLÜ KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN İSTİHDAM ALANLARI OLUŞTURULMALI VE ÇALIŞMA ALANINDAKİ FİZİKİ DURUMLAR İYİLEŞTİRİLMALIDIR”
Engelli kamu görevlileri için istihdam alanları oluşturulmalı ve işyerinde fiziki kurallar geliştirilmelidir.
Yerel yönetimlerde özelleştirme politikalarından vazgeçilmelidir. Devletin asli ve sürekli görevlerinin memurlar tarafından yürütülmesi sağlanmalıdır.
İtfaiye, polis ve güvenlik görevlilerinin çalışma riski ve rahatsızlık oranları artırılmalıdır.
Mülteci nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde çalışan işçiye ek ödeme yapılmalıdır:
Hizmet Sınıfındaki çalışanlar Genel Yönetim Sınıfına dahil edilmelidir.
Teknik işçiler ile sahada çalışan sanat tarihçileri ve heykeltıraşlar için arazi tazminatı ödenmesi gerekiyor.
Yerel yönetimlerde hukuk hizmetlerinde çalışan çalışanların da avukatlar gibi avukatlık ücretinden yararlanmaları sağlanmalıdır.
Bakanlar Kurulu kararına göre icra, evlendirme ve tedbir infaz memurlarının yararlandığı tazminat oranları artırılmalıdır.
Ekonomist ünvanı, Ekonomist ekibi çalışanlarının teknik hizmetler özel hizmet ücret tarifesinde yer almalıdır.